Term
There are a lot of dishes in the sink but only a few cloths. |
|
Definition
Lavaboda bir sürü bulaşık var ama sadece birkaç bez var. |
|
|
Term
There are a lot of lines on the pages, but only a few arrows. |
|
Definition
Sayfalarda çok fazla çizgi var, ama sadece birkaç ok var. |
|
|
Term
There are a lot of coins in the piggy bank but only a few bills. |
|
Definition
Kumbarada çok para var ama sadece birkaç banknot var. |
|
|
Term
There are a lot of towels on the floor but only a few mops |
|
Definition
Yerde çok havlu var ama sadece birkaç paspas var |
|
|
Term
There are a lot of matches in the drawer but only a few lighters. |
|
Definition
Çekmecede çok fazla kibrit var ama sadece birkaç çakmak var. |
|
|
Term
There are a lot of clouds in the sky, but only a little rain. |
|
Definition
Gökyüzünde çok bulutlu var, ama sadece biraz yağmur var. |
|
|
Term
There are a lot of rectangles in the picture but only a few circles. |
|
Definition
Resimde çok fazla dikdörtgen var ama sadece birkaç daire var. |
|
|
Term
There is a lot of gold in the vault but only a little silver. |
|
Definition
Kasada çok fazla altın var ama sadece biraz gümüş var. |
|
|
Term
There are a lot of appliances in the apartment but only a little secondhand furniture. |
|
Definition
Dairede çok fazla beyaz eş var ama sadece biraz ikinci el mobilya var. |
|
|
Term
There is a lot of joy in her heart but only a little anger. |
|
Definition
Kalbinde çok fazla neşe var ama sadece biraz kızgınlık var. |
|
|
Term
There is a lot of paperwork on the desk but only a few erasers. |
|
Definition
Masada çok fazla evrak/kağıt işi var ama sadece birkaç silgi var. |
|
|
Term
There are a lot of school supplies in the school bag but only a few snacks. |
|
Definition
Okul çantasında çok fazla okul malzemesi var ancak sadece birkaç atıştırmalık var. |
|
|
Term
There is a lot of smoke in the air but only a little steam. |
|
Definition
Havada çok fazla duman var ama sadece az buhar var. |
|
|
Term
There is a lot of soil in the pot but only a few plants. |
|
Definition
Saksıda çok fazla toprak var ama sadece birkaç bitki var. |
|
|
Term
There are a lot of staples on the table but only a few staplers. |
|
Definition
Masada çok zımba tel var ama sadece birkaç zımba var. |
|
|
Term
There is a lot of tape in the box but only a little glue. |
|
Definition
Kutuda çok fazla bant var ama sadece az yapıştırıcı var. |
|
|
Term
There are a lot of stars in space but only a little heat. |
|
Definition
Uzayda çok fazla yıldız var ama sadece birazcık ısı var. |
|
|
Term
There is a lot of war in the world but only a little peace. |
|
Definition
Dünyada çok savaş var ama sadece biraz barış var. |
|
|
Term
There are a lot of weeds in the field but only a little wheat. |
|
Definition
Tarlada çok fazla yabani ot var ama sadece biraz buğday var. |
|
|
Term
There are a lot of wrinkles on his head, but only a little hair. |
|
Definition
Kafasında çok kırışıklıklar var, ama sadece az saç var. |
|
|